28 Aralık 2010 Salı

2010 bitiyormuş, Mutlu yıllar!


2010 bitiyormuş...Eh ne yapalım bitsin. Geriye dönüp bakınca yine ne çok şey yaşamışız. Her yıl bitimi hem yeni bir umut hem de neler beklemişim neler olmuş, ne süprizler çıkmış karşıma tadında bunalımdır bende.

Yakın çevremin bildiği üzere insanları öğrenmeye devam ediyorum. Hiçbir zaman tam anlamıyla başarılı da olamayacağım belki. Bana anlatılanlara inanmak gibi çocuksu bir yanım var lakin gerçeğin anlatıldığı gibi olmadığı yüzüme çarpınca sinirleniyorum :) Böyleyim işte elden ne gelir. Yine böyle bir yıl olmuş. Ucundan köşesinden payımıza düşenleri yaşamışız. Kimi çıkarımlar yapmışım genelini bir kaç ay sonra yine unutacağım:

* Şöyleyim böyleyim diyorlar ya, inanma ve incele... Öyle olmadıklarını görme ihtimalin var.

* Kimi değerlerden en çok söz edenler, o değerlere sahip olabilecekleri gibi o değerlerden en uzakta olanlar olabilirler.

* Yalan söylendiğinde susma, bir çocuğun cesaretiyle ' E ama bu resmen yalan, saygısızlık ediyorsun' diyebil.

* Önyargılı olma insanlara, en kızdıkların en sevdiklerin olabilirler.

* Ve en sevdiklerin de en kızdıkların.

* Gülümsemek hüznü, kızgınlığı, acıyı silip geçen bir etkiye sahiptir.

* Nefret edemesen de en azından uzak durmayı bil sana zarar verenlerden.

* Sevdiklerine belli et sevgini ki senin kadar onlar da bilebilsin.

* İnancını yitirme, çirkinliklerin olma sebebi güzelliğini görebilmek dünyanın.

* Özü sözü bir olan insan buldun mu bırakma yakasını, zorla dostu ol gerekirse :)

* Özrünü hakeden insana borcunu öde.

Yaa evet böyle bireysel gelişim tadında cümlelerim var kendi kendime. Sıkça bulup, sıkça unuttuğum. Aldığım dersler biraz ağırdı 2010da ama nasılsa 2011 yakın. Unutulacak onlar da herkes gibi herşey gibi.

Şimdi deriiiiin bir nefes alıp, minik adımlarla yeni bir yıla hazırlanmak lazım. Saç rengimi mi değiştirsem acaba ;)

Mutlu yıllar!! İyi yöndeki tüm dilekleriniz gerçek olsun.

Ps: Ailem ve sevdiklerimle en güzelinden en eğlencelisinden süpriz dolu bir yıl olsun istiyorum.

22 Aralık 2010 Çarşamba

Salak yerine koy(ama)ma eylemi

Son zamanlarda sıkça sözü geçer oldu. Koro halinde aynı cümleyi kurar ve yaşar gibiyiz çevremde :

''Salak yerine koyuyor, salağı oynuyorum, anlamamış gibi yapıyorum oysa ki herşeyin farkındayım. Nereye kadar?''

Gerçekten insanlar kaarşılarındakini düşük zekalı olarak görüyorlar. Oysaki Salak olmakla saf olmak ya da iyi olmak farklı şeydir. Sanırım biz bunu anlatamadık. Göz göre göre susuyoruz çoğu zaman. Herşeyi bilip, hiçbir şey bilmiyor gibi yaşıyoruz...
Sonuç; gerçekten yediğimizi, kandırıldığımızı sanıyorlar. Tuhaf!
Arkadaşım senin yemeyeceğin hikayeyi anlatma bana. İnan bana, saf olabiliriz, iyi niyetli olabiliriz, yüzüne vurmayacak kadar insancıl olabiliriz. Ama yemiyoruz biz bu ayakları!!! Söylenen her yalan, saklanan her gerçek ve yanlış yönlendirmeler er ya da geç gelyor bizim önümüze. Hayır bunu söylüyoruz da açık seçik:

''Bana söylenen her yalan geldi önüme ve sustum, yüzüne vurmadım kimsenin!''
diyoruz. Bunda anlaşılması güç olan nokta nedir yani? Yok intikam almak, efendim yüzünüze vurmak gibi bir ihtimalimiz de yok. Sadece komik duruma düşüyorsunuz :)
Biz kendi kendimize hayıflanıyoruz sadece acaba dışarıya gerçekten salak izlenimi mi veriyorum yahu şeklinde.

Yapmayın artık, darlamayın, yalan söyleyecekseniz ustalıkla söyleyin bari. Özellikle erkek milleti gerçekten başarısız. Yahu siz daha kandırmanın k'sindeyken anlıyoruz işte maval okuduğunuzu. İllla bas bas senin ne olduğunu, ne yapmaya çalıştığını biliyorum. Ve ben bu oyunlardan hoşlanmıyorum mu demek lazım yani? Erkek karalama politikası falan değil bu hatta belki de iyi bir şey. Zira kadın milletinin oyunlarını çözmek zaten bir ancak bir kadının ehil olduğu konudur. Binbir tilki ile yaşayanların ise gerçekten nasıl yorulmadıkları kişisel olarak merak konum. Tez konusu olabilir bir şey. Huzur bulun yahu, bir sakin. Bugün de kazık atmayın, kötülük yapmayın, kıskanmayın. ay bir gülümseyin işte yaaa, arının nefretten ne kadar zor olabilir ki sanki?

İlla bir yamukluk yapacaksanız gözlerinizi kapatın bari,
çünkü genelde yalanınız, eksiğiniz, küçümsemeniz, kıskançlığınız hepsi ayna gibi okunuyor gözlerinizden.

Evet dolmuşum bu konuda biraz :)

Eyvallah!

17 Aralık 2010 Cuma

Pişmanlıktan gelen yabancı


Gece olmuş olmalı...Kaç saattir burada oturuyorum? 10? belki 15? Perdeleri açarsam, yok kalkmak istemiyorum buradan. Yoksa kıpırdamadan ve konuşmadan devirdim mi bir günü? Neden susan ve kaçan benim? İnsan bu kadar sorgulamamalı kendini. Geçmişe bakıyorum.
Ne kadar uzaaakk...

Ne kadar da yakın.
Öyle anları var ki hayatın silmek imkansız.
Ne en mutlu olunan anlar ne de en acı çektiklerimiz.
Unutulmaması gerekenler unutulmuyor.

Telefonun ışığı yandığında sen olduğunu anlıyorum. Cevap vermek gelmiyor içimden. İçimdeki insanlık o kadar yoğun ki sesindeki pişmanlık ya bana da bulaşırsa diye korkuyorum. Elim telefona uzanıyor, açmakla açmamak arasındayım. Ve cevaplıyorum.
Tek kelimen dağıtıyor ortalığı:
-Gerçekten pişmanım.

Nefret edemediğimi biliyorum, kendimi tanıyacak kadar büyümüş ama yeni şeyler öğrenmeye hevesli olacak kadar çocuk hissediyorum o an. Bir şey diyemiyorum, kitli dudaklarım. Soğuk bir ses tonuyla titreyerek ''Anladım''dan başka kelime çıkmıyor ağzımdan. Kapatıyorum telefonu. Belki de benden nefret etmeli diye düşünüyorum. daha kolay olur belki...

Kimseyi çekip kurtaracak gücüm kalmamış, kimsenin hayatına yön vermek istemiyorum. Kendi hayatımla meşgulüm ben. Hatta artık birileri bana yardım etsin istiyorum. Sorun çözmekten, bunu böyle yaparsan sonunda şöyle olacak üzüleceksin şeklinde cümleler kurmaktan yorgun bu zihin. Susuyorum, yalnız sana değil, onlara değil...İnann!! Kendime bile çokça susuyorum artık. Yorgun hissediyorum.

Derken o uyanıyor...Gülümsüyorum. Şimdi kalkıyor üstümdeki ölü toprağı ve şimdi az önce aramışlığın siliniyor. Pişmansın ya, umrumda değil. Ben pişman değilim. Arsızca gülümsüyor, ben gülümsüyorum. Bırak diyor, bırak Allah aşkına nereye kadar? Çaban niye?
Bana benzemeyen bir ses tonu cevaplıyor yine:
- Biliyor musun, ben zaten pes ettim!
Gülümsüyor tekrar ve ben birazcık korkuyorum:
-Oyun daha yeni başlıyor ...