18 Temmuz 2011 Pazartesi

Ne güzel süpriz bu böyle, hoşgeldin =)

Biyolojik saatim yok oldu yine. Dün öğlen 12de uyuyup gece 12de uyandım. Gece 1 gibi pizza keyfi yaparak yemek yedim. Sonra tabii ki uyuyamadım. Salı akşam üstü bir başka yaz Bodrum keyfine başlamak üzere yola çıkacağım. Fakat henüz ne çamaşır yıkadım ne de valiz hazırlamaya başladım. Yavaştan da uyku mu yokluyor ne?

Günler 48 saat olsun istiyorum. Benim için mükemmel olacak gerçekten. 30 saat uyanık olup 18 saat uyuyalım. Benim bünyeme bu uygun kime göre neye göre karar verilmiş ki bu 24 saatlere? İtirazım var.

Bir de böyle bir tuşla valiz hazırlayan birşeyler bulunsun artık. Sevgili Japonlar! Herşeyi yaptınız bunu da yapın artık. Bıktım yahu valiz topla, valiz yerleştir döngümden.

Neyse. Tatil süper gelecek bünyeme. Okuyamadığım kitaplarım, izlemeye vakit bulamadığim bir anime dizisi, ailem ve tabii ki deniz güneş kum. Sahilde buz gibi bir bira içmenin keyfi. Nefis bir manzara. Allah'ım sana geliyorum düşününce =) İnsan bir kaç kalp kırıklığı birden iyileştirebilir sanırım bir tatilde. Ağustos gibi kuzenim ve iki arkadaşımın da bana katılmasıyla da depoladığım enerjiyi bar bar gezerek harcayabilirim.

Hayat bana mı güzel ne? =)

15 Temmuz 2011 Cuma

Nerdeydim?- Nerdeyim!

Hani böyle hep ahkam keserdim ben çok dürüstüm diye. Çok kötü bir şey oldu. Yeterince dürüst değilim dedim (Sanki insanlarla sürekli bu konuda sorun yaşamıyormuşum gibi) Daha çok dürüst oldum. Son zamanlarda annemin bana 'Hilal, insanlar bu dürüstlüğünü haketmiyorlar kızım, üzülürsün!' dediği anları hatırlıyorum. Hayır anne ben çok üzülmüyorum. Kafamın içindeki sesler dışarıda artık. Düşünüyorum ve söylüyorum. Hissediyorum ve söylüyorum.

Şimdi ben böyle oldum diye dünya değişti mi peki? Tabii ki hayır. Ama şimdi bana daha da bir can sıkıcı geliyor iki yüzlülükler. İnsan inandığını yaşamalı, düşündüklerini destekleyen hareketlerde bulunmalı değil mi? İnandıklarımla eylemlerim farklı ise nerede bunun ahlaki yönü yok efendim karakterliliği? Sinirlenmiyorum hayır, üzülüyorum- hatta acıyorum.

Sonra bildiğimi kimsenin bilmediği bazı cümleler geliyor aklıma. Bu defa kendime üzülüyorum. Onları bilerek nasıl kendi yarattığıma kandığıma şaşırıyorum. Yahu alıp yüzüme çarpsalarmış aynı şey. Gerçeği almışım elime, bakmamışım ama yüzüne.

Neyse- sonuç olarak bu yazı kendim için yazdıklarımdan biridir. Kimsenin anlaması gibi bir yükümlülük yok içinde. Ben anlıyorum, ben hatırlamak istiyorum ki tekrar aynı şeyler yaşanmasın. Bir hayat aynı hataları yinelemek için çok kısa.

Bilmem anladın mı Hilal? Eğer geri dönüp de bu yazıyı okuduysan anlamış ol ki bir daha adımlarını atarken yarattıklarına değil gerçeklere odaklan!

Bazen gerçekten salak bir insanım ben. Çok salak hatta.Niye ben salak oluyorum ya. O salak, onlar salak. Huh!

1 Temmuz 2011 Cuma

mezuniyet öncesi fıkra kuaför

Mezuniyet balosu öncesi kuaför : Eee ortaokul mu lise mi bitiyor?
ben: yok yahu üniversite bitiyor
k: Hadi canım, ortaokul tamam küçük de lise diye düşünmüştüm. Ama ne bileyim çok küçük duruyorsun ya. Eee kimle gidiyorsun?
ben: özel biriyle değil arkadaşlarımla
k: Nasıl olur? Senin gibi birini yalnız mı bıraktılar
ben: Önemli değil ki yeaa
k: Ama çok talibin vardır senin di mi maşallah yani çok hoş bir kızsın??? Gerçekten yok mu biri
ben: (sıkılmış bir halde sırıttım ve) ??? --!!
hahah bu konuşmanın sonucu olarak harika bir saç yaptı, o yüzden bu muhabbete katlanmam iyi oldu, olan parayı bayıldık ve çıktık.