6 Ağustos 2012 Pazartesi

Katil ruhumuzun gitme kalma meseleleri


Her insan katildir özünde. Duygulardan arınıp, hayvani güdülerine kavuştuğunda yapamayacağı şey yoktur. Ölmek ve öldürmek arasında kalan kişi, karşısındakini öldürmekten çekinmeyecektir. Sadece öldürmek zorunda kalınan kişi his beslenen biriyse, ruhu yüksek, sevgisi koşulsuz olanlarımız ölmeyi tercih edecektir. Bu da farklı bir bencillik boyutu değil midir oysa ki? Zira, uğruna ölünen kişi, yaşamı boyunca acı çekmeyecek midir? Öldürüp de yaşamak zor geldiğinden mi yoksa gerçekten kendini feda etmek midir bilinmez.
Çekip gitmeler de benzer sanki. Hani terkettiklerimiz, terk edenler bizi…
Kolay yol değil midir hep sana zarar veriyorum diyerek gitmek? Kalan mı daha çok acı çeker yoksa giden mi? Muamma…
Baktık ki karşı tarafa acı veriyoruz, kapatıp kapıları yol almayı tercih ediyoruz. Aslolan sevgi, kalıp, acı çektirmemeyi başarmak değilse nedir? Değişmek yerine gitmek çok mu onurlu bir hareket? Sanmıyorum. Kalan kişi, gidenden fazla mı acı çekiyor? Onu da sanmıyorum. Çünkü suçlanacak biri vardır bu durumda. Kızıp, küfredip, suçlayıp kendini temize çıkarabilir insan. Bu durumda da aslolan, karşı tarafa gitme demek, gitmesin diye çabalamak, ve hatta üzerinizden geçilme ihtimaline rağmen çıkıp karşısına dimdik dikilmek değilse nedir?
Gurur dediğimiz şeyin onurdan farkı da bu olsa gerek. Onur herkes için iyi olanı yapmak iken, gurur çoğu zaman sahibine hizmet eder.

İnsanlığın sorunu şu ki; hayvan olmakla insan olmak arasında gelgitler yaşanıyor. Ya hayvan olmayı seçip arınacaksın hislerinden, duygularından ya da insan gibi yaşamayı seçeceksin en başından.
Saygılar,
KGK
06.06.2012- 05:05