12 Haziran 2012 Salı

Bodrum çağırıyor ...

Güneş kendini arsızca ortaya serer, kuşlar göçten döner, deniz bi ayrı güzel kokar, tırtıllar kelebeğe geçiş yapmaya başlamıştır...
İçimde bir şeyler kıpırdanmaya başlar, yaz gelir.
Bodrum çağırır beni.
Gitmemek için pek çok bahanem vardır. Yapılması gerekenler vardır.
Yine de her sene bulur bir yolunu giderim.
Gitmek için hep bir fırsat bulurum. Bulamadığımda o yaz eksik geçer.

İşte yılın o zamanları geldi. Hali hazırda biletim, hayatımı tazelemek, herşeyi, kafama taktığım, beni üzen, moralimi bozan herşeyi geride bırakıp doğanın kollarına atılma hissimle uçaktan ineceğim o anı bekliyorum.
Kitabımla sahilde kafa dinleyeceğim o an.
Ailem, huzur, manzara, deniz, güneş, kum ...
Babamla karşılıklı vuracağımız o duble..

Kitaro'dan silk road çalıyor beynimde... O huzur işte.

Pek çok anı bulacağım orada biliyorum ama döndüğümde burada canımı sıkan herşeyi de unutmuş olacağım.
Dönmek istemeyeceğim yine.

Ah şimdiden orada olmak istedim.
Halikarnas Balıkçısı hissi, o mavi...çoook mavi.

Anladınız siz beni. 
:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder