7 Eylül 2010 Salı

Konusuz gibi (Huzur, tatil, boşluk vs...ve etkileri)

Şu anda denize karşı, efil efil esen bir cafe restaurant ve bar karışımı alanda, ingiliz, belçikalı vs karışımı insanların sesleri eşliğinde yazıyorum. Sürekli şunu da bloga yazayım, bak bunu da hatırlayayım derken şimdi oturunca hepsini unuttuğumu farkettim :)

Bizim site sakinleri tatil olayını bitirmişler. Geriye 50-60 yaş arası emekliliğinin meyvalarını toplayan amcalar teyzeler kalmış. Belli bir saate kadar tek tük evlerden okey sesleri duyuyorum. Ha bir de amç varsa evlere kapanılıp onlar izleniyor. Aynı anda 3 kitap birden okuyorum. Birinden sıkılınca diğerine geçiyorum falan. Yine bir huzurdan boğulma durumum var ki anlatamam. Bu kadar huzur insanı öldürür azizim. Yeşil ortam, deniz, kum, güneş, sessizlik... Sakinden de sakin bir hayat. Eh benim kafam 2 günde dinleniyor sonrası sıkıntı böyle.

Sonra oturuyorum. Kitap okumuşum, dizi izlemişim, televizyon izlemişim, mutfağa girmiş bir şeylerle uğaşmışım. Spor olsun diye tüm yolu yürüyüp, denize girip, tüm yolu da yürüyerek çıkmışım eve. İşte bir an geliyor ki kendimi oturmuş sessizliğin içinde gökyüzüne bakar halde buluyorum. Hep benzer şeyler oluyor. Önce bakıyorum yıldız kayacak mı diye... Sabırla bekliyorum. Kaysa ne dilerim diye düşünüyorum bir yandan. Hoş sabit bir dileğim var hali hazırda da hani ikiniciyi de yakalarsam diye düşünüyorum. Sonra sonsuzluk hissi başımı döndürüyor.
'lennn' diyorum kendi kendime 'hilal şu anda belki de biri bir yerde aynı şekilde aynı noktasına bakıyor gökyüzünün.'
Sonra fikirlerim daha da çılgın atıyor.
Kesin uzaylılar var, şimdi gelseler de hareket olsa moduna girip gülüyorum kendi kendime :)

Buraya kadar güzel, oyalamışım işte kendi kendimi. Herşey bu noktadan sonra çığrından çıkıyor. O deriiiiii...n huzur bana batıyor. Düşünceler gelmeye başlıyor sürekli. Geçmişi düşünüyorum, olanları, olmayanları...Geleceği düşünüyorum. Olasılıklar, olmasını istediklerim falan. Hepsi yığılıyor önüme. Ansızın sinirleniyorum birilerine. Onu unutup başka bir konuya atlıyorum. O an birine nasıl yakın hissediyorum kendimi hemen telefona sarılıyorum şöyle şöyle de olmuştu çok özlemişim seni diye. Hayır bu ani gelen sevgi ve öfkeler insanlara patlıyor :) Bir şeye takılıyorum kafamda onu çözene kadar didikleyip duruyorum mesela. Çözünce hoop yeni bir şey buluyorum. İşin komik yanı atlayıp İstanbul'a dönebilirim. Bunu da yapmak istemiyorum. Yapamayacağıma dair kendime bahaneler uyduruyorum hatta çevreme de :) Halbuki sanırım bu emekli hayatı çekici de geliyor.

Al işte Şevval Sam çalmaya başladılar. Ramazanda olacak iş mi bu? Alkol almayan bünyeyi koydular deniz kıyısına, huzur falan kafayı yiyoruz burada üzerine bir de en güzelinden müzikler falan. Yooo yoooo bu işin sonu kötü.
Neyse...

Son dönem kararları :
* 21 Eylül'de sigarayı bırakmış olacağım. Bakalım her söylediğim dalga geçti sigara bırakma olayımla, kimse benim bırakabileceğime inanmıyor. Şu an ben de merak ediyorum başarıp başaramayacağımı. Göreceğiz.
* Staj raporumu yazmalıyım ayın 15ine kadar. Şu an güya onu yazıyorum.
* Bir süre kimseyi aramama kararı aldım, kendi kendime bir şeylerin denemesini yapıyorum sanırım kişisel gelişim kitapları okumayı bırakmalıyım :)

**KGK**

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder