27 Temmuz 2012 Cuma

Sus anı.

Hepimiz düşlerimizde özgürdük... Gerçeklik ise bin bir türlü tokadın suratımıza ardarda indiği zemindi. Gerçekçiler mutludur. Hayalperestler de öyledir. İşte bu ya hep ya hiç dünyasında olan hem hayallere hem de gerçekçiliğe sahip insanlara olur. Ne mantıksız,insanların sorumsuz, vurdumduymaz diyebileceği kadar  hayalperesttim ne de gerçekçilikten dem vurup hayallerime kalbimi kapayacak kadar kör abdal. 


Sarkaç...
Bir o yanda bir bu yanda derken salınımlarımda sabitler değişirdi.
Bazen bir köle, bazen prangaları parçalamaya and içmiş bir masal kahramanı.


Bilmediğim öyle çok şey vardı ki. Ve zamanla bildiklerimin de gerçeklik payının sorgulanası olduğunu gördüm.
En güvendiklerim, güvenilmezlikler taşıyordu.
En sevmediklerim sevilesi yanlar...
Hayat siyah ve beyaz olamayacak kadar uçsuz bucaksız bir bilgiydi.


Cehalet mutluluktur diyip gözlerimi kapadığımda, karşımda zıplayan bilgi parçacıklarını görmezden gelmek zorundaydım ve bu karakterimle örtüşmüyordu.


Konuştum...Hep konuştum. Anlattım bildiğimi sandığım herşeyi, yaşadıklarımı, yaşamak istediklerimi.
Yargılanıp, darağacında olduğum çok an oldu.
Defalarca ölüp, defalarca doğdum; herkes gibi.


Şimdi farklı bir yol, farklı bir yön binlercesi arasından.
Ben bu defa sustum; konuşurken sustum.
Benliğim sustu.

2 yorum:

  1. Ben eğer izin verirsen "Sarkaç"ı altına KGK imzasıyla face duvarımda paylaşmak istiyorum. Yazıdan o kadar etkilendim ki kendimi yorum yapmaktan aciz gördüm.

    YanıtlaSil