İnsanın hayattaki en müthiş macerası kendini keşfetmek ve tanımak. En zorlu ve en çetin macerası hatta. Çünkü başkalarını tanımak kolaydır. Birini tanımaya başlarsın, zamanla sana uymadığı yerde bırakırsın iplerini. Ama kendinle öyle mi? İnsan kendini sevmek ister. İnsan hep sevmek ve sevilmek ister. Sevginin de en temeli kişinin kendisine duyduğu sevgiyle başlar aslında. Bundandır ki kendisini sevmeyen insanlar başkalarını zaten sevemezler.
Hep kendimi araştırdım ben. Nasıl bir insanım, kimim? Durup durup dışarıdan bakardım hep kendime. Personam neydi? Gölge yanlarımda, karanlıklarımda neler gizliydi? Hangi davranışlarda neden bulunuyordum vs... Hep aradım, hep araştırdım. Sevdiğim pek çok şey buldum kendimde. Mesela uzun uzun "iyi bir insan mıyım?" sorusuna baktım bir dönem. Hatta o zamanlar çıkmıştı karşıma, kim söylemişti hatırlamasam da
"Kötü bir insan olup olmadığını sorgulayan insanlar kötü değillerdir."
demişti birileri. Nitekim değildim. Bilerek ve isteyerek kötülük yaptığım kimse olmamıştı. Ben öyle sanıyordum tabii ki. Sonra farkettim ki benim kötülük yaptığım tek insan bizzat kendimdi bu hayatta.
Geçenlerde yeni tanıştığım biri ile bir konuyu konuşuyorduk. Genel muhabbetler işte. Kurduğu bir cümle beynime kazınıp kaldı. Dedi ki bana
"Sen zeki, kariyerli, aklı başında, mantıklı, oldukça güzel, kaliteli bir kadınsın. Seçimlerin de böyle. Kaliteli ilişkilerin var ailenle, arkadaşlarınla, dostlarınla. Ancak ben anlıyorum ki sen ilişki anlamında kalitesiz insanlar seçmişsin hep. Neden kendini kalitesiz insanlara layık gördüğünü sorgulamalısın bence"
Kalakaldım. O kadar doğru bir tespitti ki. Geçmişte yanlış arkadaş seçimlerim de olmuştu gerçi. Ama konu ilişki değilse kim olursa olsun genellikle ilk sınırımı zorlayan hatasında silip atıyordum insanları. Ama kalbime koyduğum bir insan hata üzerine hata yapsa da hayatımdan çıkarıp atmakta zorlanan bir insandım. Biraz durup düşündüm üzerine. Acaba dedim kendi kendime ben kendime yeterince değer vermiyor olabilir miyim? Belki de bu yüzden bana değer vermeyen insanlara kapılıp, bana değer verenlere yanaşmıyorumdur.
İnsan öğrendiği bir gerçekliği ya da bir farkındalığı geri alamaz. Öyle bir an oldu işte benim için. Bireysel bir aydınlanma. Sonra kafamda insanlara giydirdiğim incili kaftanlar döküldü bir anda.
Ne kadar boş şeylere kendimi yorduğumu, geçmişten bu güne sevgimi zerre hak etmeyen insanlara aklımı bağladığımı, boşu boşuna kendimi yorduğum zamanları gördüm. Hatta öyle saçma sapan hisler beslediğim anlar olmuş ki, dönüp tükürmeyeceğim yolları manzara sanmışım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder