14 Kasım 2010 Pazar

Çilek zaafı- mutluluk- nefret


Çileğe zaafım var, evet! Çilekli yoğurtlu milka, çilekli lilapause, çilekli soda, çilek şarabı, çileğin kendisi...bu liste sürebilir böyle. Ama işin en ilginç yanı çilekli dondurma gofret gibi aromalı şeyleri de sevmem. Farkettim ki bu sevdiğim çilekliler beni inanılmaz mutlu ediyor. Ne zaman aşırı mutsuz olsam bunlardan biriyle buluyorum kendimi. Yahu bu kadar kolay mı mutluluk? Bazen evet ;-)

Şu yazıyı yazarken içinde bulunduğum durumu da bildirmek isterim. Alınmış ılık bir duşla biyolojik olarak stresten, yorgunluktan ve gerginlikten arındırılmış bir bünye ve bunun getirdiği psikolojik gevşeme var üzerimde. Okulda yurttayım. Bayramda bir yerlere gitmeme kararı aldım. Tam bir garfield gibi sırtüstü yatıp, kitap okuyup, müzik dinleyip, şarap falan içip, eksik konularımı tamamlayıp ders çalışmak gibi planlarım var. Arada çıkan ani kalk gidelim akıllılıklarım da olur elbet diye düşünüyorum. Kalkıp tek başıma müze falan gezmek gibi. Kendini tanımak böyle bir şey azizim, ne olduğunu bilecek insan haha. An itibariyle çilek şarabım, müziğim ve bir sınavdan almış olduğum rezillik ötesi not ile kaloriferin önünde minderde mayışmakla meşgulüm.
3 kitap birden aldım bugün tatil planlarıma ekledim onları. Livaneli'nin 'Son Ada'sı, Trevanian'ın 'katya'nın yazı' kitabı ve 'Kadın Krallığı' isimli kalan son anaerkil toplumu anlatan bir kitap. Bloga yazmaya başlamadan önce üçü arasında gidip geliyordum hangisini okumaya başlasam diye. Kenara ayırmış olduğum bir de fantastik tarzın inanılmaz yazarlarından kabul edilen David Eddings kitabım var. Serinin ilk kitabı, devamının da zulasını buldum bir kitabevinde:) Ona da ayrı bir mutluyum zira ilkini bulamayıp getirtmiştim devamını bulmak zor olacak diye de başlayamıyordum bir türlü kitaba. Hangisinden başlamalı? Sanırım az sonra karar vereceğim.
Belki de mutluluğu yanlış anladık biz. Bazen bunu düşünüyorum. Hani şu kapitalist, teknolojiye boğulmuş hayata kapılmak yerine, basit insanlar olsaydık böyle dağ başında, ormanda ovada falan. Sadece yaşamak için yaşıyor olsaydık...Kimbilir belki de daha mutlu, elindekiyle yetinmeyi bilen insanlar olacaktık. Mutluluk tuhaf kavram....Böyle varlıkla yokluk arası, hiç elle tutulur değil ama nasıl da ısıtıyor insanın içini.

Başlıkta bir de nefret demiştim ya ona dair de yazayım o zaman. Geçenlerde bir şey keşfettim bir arkadaşımla konuşurken(D.'e sevgiler :]). Ben hiç nefret etmemişim bugüne dek. Hala daha da edemiyorum. Nefret ediyorum dediğim kişi, nesne ve kavramlar oldu zaman zaman doğal olarak. Ama bir düşndüm ki lafta kalmış hep. Huyum kurusun geçici benim öfkelerim. Yakıcı,kırıcı ama geçici. Ben hep affetmişim herkesi herşeyi. Belki de ne olursa olsun yola devam edebilen, mutlu olabilen yönümü buna borçluyumdur kimbilir. Hayatımda hiç içten bir şekilde beddua edememişim galiba. En ağır bedduam pişman olsun falan olmuş. Garip geldi bu bana. Zira dışarıdan bakınca ben bile kendimi acımasız falan zannederdim. Yahu nefret edememek ne demek? Sonra biraz daha konuştuk arkadaşla. Farkettim ki cezalandırma şeklim farklı. Önceden de söylerdim zaten insanlar ukalaca bulurlar ama elimde değil buna inanıyorum. Benim intikam alma şeklim insanları bensiz bırakmak, kavramları da kendi haline terketmek. Haha aslında gerçekten kendimi beğenmiş bir insan değilim. Hayır kendimi seviyorum ama herkes kadar. Belki de bu olay yüzden karma diye bir şey olduğuna inanıyorum ya da ilahi adalet dediğimiz şeye. Çünkü düşününce bu güne kadar kim beni üzdüyse pişman oldu, ya da bir şekilde geri dönüş yaptı. Beddua etsem, bela falan okusam ya da oturup kötülük yapmaya hinlik yapmaya kassam (hoş beceremem ya)muhtemelen böyle olmayacaktı. Olayları akışına bırakıp sabretmek o süreçte ne kadar benim canımı acıtsa da, sonunda kazanan hep ben olmuşum. Ne heybetli kavramsın be zaman?.

Şarap falan diyince çok sevdiğim bir Hayyam rubaisi geldi aklıma onu da yazayım tam olsun:

Bir elde kadeh! Bir elde Kur"an!
Ne helâldır işimiz, ne de haram!
Şu yarım yamalak dünyada,
Ne tam kâfiriz, ne de tam bir Müslüman!


Çileğe zaafı olan, müzik ve şarapla mutlu olmuş ve nefret edemeyen bir kız yazdı. İyi geceler :)

2 yorum:

  1. Çilek kesinlikle tüm meyveler arasında en "orgazmik" olanı! Öyle ki 3-5 ay öncesine kadar "passion fruit" denen meyveyi çilek sanardım. Meğer "passion"la uzaktan yakından alakası olmayan erik gibi bişeymiş. Burdan yetkililere seslen,yorum: Passion Fruit'la Strawberry'nin isimleri takas yoluyla değişsin:D

    YanıtlaSil
  2. Sen dilekçe ver yetki merciye, ben de imzamı atarım:)

    YanıtlaSil