15 Kasım 2010 Pazartesi

Uyan ey gözlerim uyan...

Zamanında bir sabah namazını kaçırması üzerine 3. Murad'ın yazdığı söylenir sözlerini. Bana nedense dini boyutundan daha çok çok daha farklı çok daha insani çoook daha derini bir yanı var gibi gelir müziğinde. Sözleri şöyledir:

uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
azrailin kastı canadır inan
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan


Her dinlediğimde müzikle kendimden geçip sözleri mırıldanırken buluyorum kendimi. Ve hep aynı düşünceler dönüyor beynimde. Ufacık şeylere takılıp ne çok üzüyoruz kendimizi. Ve bazen asıl amaçlarımızı ne kadar da geride bırakıyoruz. Sanki bir puzzle'ı yaparken ufacık 1-2 parçayı seyre dalıp, resmin bütününü unutuyoruz. Oysa amaç o resimdi. Hem hüzünlendiren hem de tuhaf bir umut yükleyen bir eserdir. Böyle huşu içinde kalır insan.
Neden söz ettiğimi merak eden olursa diye izlentisi de altta :)

Uyan Ey Gozlerim
Yükleyen aliaydemir. - Video klipler, sanatçı röportajları, konserler ve çok daha fazlası.

Gelelim asıl duruma. Yarın Bayram. Ben okulun yurdunda tek başımayım. İlk defa aileden kimse olmadan geçireceğim bir bayram. İşin aslı bu benim tercihim oldu bu sene. Yoksa çok şükür annemlerin yanına gidebilirdim. Ya da İstanbul'da anneannem, dayım, teyzelerim gibi canımdan öte akrabalarım var. Hatta düşünüp aileden ayrı geçirme kuzen gelip okula alıyorum seni diyen bir kuzenim var. Çok şükür cidden. Ama bu bayram bir garibim. İnsanlardan uzaklaşma, kalabalığa dahil olmama isteğim herşeyden ağır bastı. Fiziksel yorgunluktan öte zihinsel bir yorgunluk söz konusu. Aklıma takılan, üzerinde düşünmem ve çözmem gereken kişisel meselelerim var. Sanırım oturduğum yerden ruhsal bir yolculuk yaşama tadındayım 1-2 gündür. Odada oturup, içip, müzik dinleyip, pizza falan söyleyip, dizi izleyip ya da hiçbir şey yapmadan sadece düşünüp geçiriyorum günlerimi. Çözüm bulabildim mi kafamdakilere? Şimdilik hayır. Ama inanılmaz dinlenmiş ve güçleniyor hissediyorum kendimi. Resmin bütününü görmeye başlıyorum yavaş yavaş. Amaç da biraz bu olsa gerek. Benim için resmin bütünü huzur ve mutluluk. Ve bunlar için neler yapmam gerek gibi biraz hayati biraz felsefi düşüncelerle iç içeyim. Yaşadığım bir olay canımı çok sıkmıştı. Gittikçe aslında önemsiz olmadığını ama çok da abartılmaması gerektiğini düşünmeye başladım. Yani belki de olması gerekenler oluyor. Elden gelen sadece yapabilecekleri yapıp sonrasında beklemek. Akışa bırakmak, akıntıya karşı yüzmeye göre çok kolay. Niyeyse hep akışa karşı yüzmek gibi bir eğilimim varmış bunu keşfettim.

Kendi kendimi avutup, kendi yaralarımı sarıp geçecek diyorum. Bak sen bunları yaşadın bugüne kadar. Kimine göre kolayi kimine göre ağır. Ama sen bunları yaşadın ve kaldırma gücün var. O yüzden hayat hertürlü güzel. Yaşadığım en ufak şeyden en ağır şeye hepsi beni ben yapmış. Ve önümde kimbilir daha neler var.

Evet birazcık koyuyor bayrama yalnız girecek olmak. Ama yalnızlık farklı bir tat, farklı bir ihtiyaç. Zaten bayramın 2. günü yine gitmek lazım ziyaretlere. Elimi telefona atıp uzaktakilerin bayramını kutlamak bile zor geliyor aslında şu an. İşte böyle biri değilim bu yüzden ihtiyacım sükunete. Ben yine ben olabileyim diye.

Aslında bunalım bir yazı değil bu ama şöyle okuyunca öyle gibi durmuş. Sadece insanın kendini arayıp bulması ve yönünü çizmesi gibi birşey. Sanırım yazmak için yazıyorum an itibariyle.

Herkese iyi bayramlar...Asla okumayacak olsalar da Anne, Baba, Abiciğim ve tüm diğer kanlarım...Sizi seviyorum :)

2 yorum:

  1. Yorumsuz geçemeyeceğim;
    Bu parçayı ben ilk defa neyden dinlemiş ve çok etkilenmiştim.
    iyi bayramlar tanımadığın bir blog dostu :)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim :) her ne kadar tanımasam da blog yazılarından tanıyorum ben de seni.
    İyi bayramlar ;)

    YanıtlaSil