28 Aralık 2011 Çarşamba

Arınmak ve huzur

Sevgili okuyucu eğer bu yazıyı okuyacaksan bir şartım var! Lütfen önce alttaki videoyu çalıştır ki ruhuna salınabilsin okurken. Ya dinle ya terket demiyorum tabii ama dinle lan işte n'olur sanki =)


   İyi değildim son zamanlarda, son saatlerde. Hatta o kadar iyi değildim ki kimseyi aramadım, kimseyi sormadım. Kırdım hatta bazı sevdiklerimi biliyorum. Kendimi de kırdım bol bol saçma düşüncelere boğarak, boğularak. Evden çıkmadım. Aynı evin içinde ailemin yanına inmedim. Oyun oynadım, dizi izledim, müzik dinledim ve alkol alıp rahatlamaya teşebbüs etmeyecek kadar bıkkındım birşeylerden. Alkole gelene kadar yemek yiyor olmak bile işkence halindeydi. Midemi susturmak için ara ara zoraki birşeyler yedim. Kendini kendinden soyutlar bazen insan. Bu süreçte kırmaya kıyamadıklarımı bir idare etme çabası... Onu da pek beceremiyorum zaten. Neysem oyum, yansıyor illa ki...

  Bugün ağladım çokça. Elimde olmadan tutamadım artık bir yere kadarmış kendini kasıp normal durmaya çalışmak. Ne varsa canımı sıkan, ne kaldıysa elimde parçalanmış, neyin camları battıysa yüreğime hepsine bir temiz ağladım ve ağlıyorum da.

Hafifledi ruhum, arındım. Sonra gördüm ki; kendime inanmayı bıraktığım anda herkese inanmayı bıraktım. O kadar kötü düşündüm ki, o kadar gergindim ki. Kendimi sevemeyince kimseyi sevemedim. Herkese kızgın, herkese saldırmak ister gibi bir hal almaya sebep veren bir lanetti sanki üzerimden kalkan.

Bugün düşününce "Bir dur!" dedim. "Ne yapıyorsun sen ya? Sen mükemmel değilsin, kimse mükemmel değil. Kimsenin seni yargılamaya hakkı yok ve senin de onları yargılamaya. Öyle mutlularsa onlar adına mutlu olacaksın. Başkasının mutluluğu kötü bir şey olamaz ki? Ki bir şekilde seni mutsuz eden olaylar zinciri de olsa ortada su yolunu hep bulmadı mı? Bulamazsa yeni yol açmadı mı kendine?"
Farkettim ki evden dışarı adım atmamama rağmen o kadar gerilmişim ki vücudum bile yorgun düşmüş. Kendimi bırakınca fiziksel olarak bile rahatladım.

Geri döndü sevgim. Şimdi yine kendimi, sevdiklerimi eskisi gibi sevebiliyorum ve yine tahammül sınırlarım yüksek. Sabrım var yine. Hiçbir şey bitmedi, yitmedi. Yok olan bir şey yok. Hayat tuhaf bir ahenke sahip. Her yeni gün her yeni gece güzel pek çok şeye gebe.

İtiraf etmesi güç geliyor şimdi bana ama o kadar karanlık duygular sarmıştı ki beni, bende varolduklarını bile bilmediğim hisler. Misal çok yakın bir arkadaşımı bir başkasını benden çok seviyor galiba diye kıskandım. Yapmam böyle şeyler normalde, daha önce hiç yaşadığımı hatırlamıyorum. Demek ki insan yelkenleri suya indirdiğinde içindeki karanlık yöne, inanılmaz şeyler çıkabiliyor içinden.

İyilik de kötülük de var içimiz de; sonuç ise bizim hangisini sevip okşadığımıza göre şekilleniyor.

Şimdi ilk yapacağım şey yarın gidip kendime bir güzel efes dark brown depolamak. Biraz daha kendimi dinleyip iyice toparlanmak istiyorum. Sonra uzun zamandır göremediğim insanları arayıp sormak istiyorum. Yılbaşı planımız hazır zaten. Ve ardından diğer sorunlara bakabilirim; ben gibi, güçlü, mantıklı ama asla duygusuz olmayarak. Eh eni konu yaşanarak öğreniyor hayat.

Sevgiler,

2 yorum:

  1. Sertap Erener söylerdi ''Çünkü olağan yıkılıp yıkılıp yenide ayağa kalkmak'' (yalnızlık senfonisi)
    Bu arada serdar öztopu'un erkek kardeşi ile aynı hastanede çalıştık bir ara gördüğüm en iyi insanlardan biridir.

    YanıtlaSil
  2. yorumu görünce hemen dinledim şimdi şarkıyı ve uzun zaman olduğunu farkettim dinlemeyeli. Özlemişim :)
    Genetik olarak Serdar Öztop'un da iyi bir insan olduğunu ve bunun sanatına yansıdığını düşündüm bunu duyunca. Uzun zamandır en çok etkilendiğim parça oldu, harika bir şey, çok sevdim.

    YanıtlaSil