24 Aralık 2011 Cumartesi

Soru işaretleri, bunalım sorgulamalar ve fazlası ...karanlık olabildiğine

 
Bir cuma akşamı evde oturmuş oynadığım oyuna ki 85inde teyzeleri bile kendine bağlamayı başarmış bi oyun olmasına rağmen kafamı veremiyorum. Dizi izliyorum 5-10 dkdan fazla sürdüremiyorum. Geziniyorum internette. Öyle dağınık ve avereyim ki nette bile...Aklım parçalara ayrılmış ve dağılmış. Düşünceler düşünceler...Ket vuramıyorum kendime ve o çok sevdiğim huzur halini bile bulamıyorum ki şibumi gerçekten sürrealist bir fikir gibi kalıyor.

   Arınma ihtiyacı hissediyorum. Geçmişimden, bu günümden ve geleceğimden. Neden??? Ben bu hissi yaşamayayım diye iyi bir insan olmamış mıydım? Sırf bunun için adil olmaya çabalamadım mı en kızdıklarıma bile? Enin de sonunda sevmeyi öğrenmedim mi nefret etme çizgisinde olduklarımı ... Neden öyleyse, ne yanlıştı?

  Kimsenin elini tutmaya ihtiyaç yok derim çoğu zaman, insan kendi başına dimdik ayakta kalabilir. Diğerleri çoğu zaman airbag olmaktan ileri gidemez hayatta. Bugün öyle bir his taşıyorum ki ana damarlar dışında tüm kılcalları kuruttum bu tutkuyu besleyen. Şimdi sadece biyolojik olarak yaşam var. Umut var mı diye soruyorlar, bilmiyorum. Şüphesiz bilmek de istemiyorum önümüzdeki zamanda. Zaman dedim zira artık saniye, saat, yıl kavramım da şaştı kendini.

  Kaos ortamı hakimken ruhumda en kızdığım şey kendim oldum yine, hep olduğu gibi. Bir gün nefret edersem  birinden bir şeyden ona da kendime olduğum kadar acımasız olacağım. Ama yoo ben kimseye kendime olduğum kadar gaddar olamadım.

  Uzakta bir yerde, bilmediğim bir ses bir nefes ve bir sıcaklık var... Bazen çok yakın gibi geliyor mesafelere rağmen. Ona dair tek bildiğim şey varlığı. Varolduğunu biliyorum. Hepsi bu. Ne bir mazi ne bir şimdi, belki sadece gelecek. Kalp atışlarını hissettiğim bir melek belki hangi tarafta olduğu belli olmayan. Ve ben her hissettiğimde o ışığı duruyorum, beynim odaklanıyor, huzur buluyorum öyle bir huzur ki neredeyse tamamen başkası oluyorum ama kendim olan bir başkası. Kendimi görebiliyorum onda onu göremesem de. Hiç ısınmayan ellerim sıcacık oluyor. Konuşuyorum, susuyorum, şarkılar söylüyor birileri ve hayatımda hiç duymadığım dünyanın en tatlı en akıcı sesi. Zaman duruyor, zaman akıyor...
Böyle bir karmaşanın huzur neresinde diyorum ama inkar edemiyorum bulduğum huzuru o kadar gerçek ki.

Hayatım boyunca hayallerimden sıyrılıp gerçeklerimin (yo hayır belki de benim bile değiller- gerçeklerin) peşinden gitmeye çalışırken hangisi gerçek hangisi hayal farkedilemeyeceğini anladım. Dedim ya, karışığım, ve o ışık kayıp bir süredir.

Alışmaktan nefret ederim. Alışmamak için yaptığım bir şey yok ama alışmaktan hoşlanmıyorum. Alışıyorum...
Söz vermelerinden nefret ederim insanların çünkü tutulmadığında benim için hiçleşiyorlar ve hiçleşmeleri beni üzüyor. Zorlanmak... Bir şeyleri yapmam için, bir şeyler olmam için zorlanmak yırtıcı ve vahşi ilkel bir benliği körüklüyor içimde. Önüne geçmem zor oluyor, yıpranıyorum.

Ben sadece o ışığı istedim hepsi bu. Diğerleri mi? İyi günlerimde hep vardılar. En yakın olanı bile hayatın akışıyla birlikte ağırlığı fazla olan batmak üzere bir gemideki en ağır yük sizmişçesine ve olağan şekilde sulara bırakıyor sizi. Sorun değil. Ben denizi severim. Sorun şu ki ben yük atmadan o gemide topluca ölmeyi tercih edenlerdenim. Hadi buyrun. Şimdi gerçekçilik mi hayalperestlik mi?

Deli saçması yazı yazmaya başlamışken; deli diyebilirsiniz, ki zaman zaman havai, uçarı, deli, uçuk kaçık gibi sıfatlarla süslüyorsunuz sizin yarattığınız benliğimi. Yok be yavrum, sizin lügatınızdaki deli korkarım bendekinde  farklı açıklanıyor.


Dipnot: Kimse anlamasa da yazarım diyen sevgili yazar, bence aranıza hoşgeldim =)

5 yorum:

  1. Merhabalar, google ye soru işareti yazdım sonrasında kendimi sizin sayfanızda buldum. Yazınız ilgimi çekti ve yazdıklarınıza karşılık kendi görüşlerimi bildirmek istedim. çoğu insana bu sıkılma durumu, ne iş yapsa bi 5 dakka sonra yeni bi iş arama ihtiyacı sonrasında aklına hayaline yeni birsey gelmesi ve onu istemesi ve ihtiyacı olduguna inanması ve sonus olarak yıne huzuru onda bulamaması durumu olur.Sonrasında ise sizin gibi bu durumun neden olduğunu düşünen insanlar da sorgulamaya başlar..Der ki bu iş te bi iş var.Sizin gibi Uzakta bir yerde, bilmediğim bir ses bir nefes ve bir sıcaklık var... der biri yada birşeyler beni beklıyor. Ben butun yasamadıklarımdan gercek huzuru bulamadım.Demek ki daha önce aklıma gelmeyen yasamadıgım bırseyler var ve asıl huzur onda...bunları bende yaşadım ve eminim her insanın bunları yaşayacagı bir zaman var..eğer o insan ıyılıklerı mutlulugu ve gercek huzuru hakediyorsa...Ben size şunu sorsam ne karsılık verırsınız...biz dunyaya ne için geldık? yaptıklarımız hayatımız dusuncelerımız hayata gelıs sebebimizle örtüşüyor mu? biz acaba huzuru dunyaya neden geldıgımızı ve nereye gıdecegımızı bılmedıgımız veya bizi yaratanı tanımadıgımız ıcın mı bulamıyoruz? Her mululuk arayısımızın bı sonu var..evım olsun mutlulugu yakalıycam..arabam olsun gercek mutluluk bu..sevgılım olsun gercek huzur bu dıye dıye daha nice huzuru onda sandıgımız yapmak ıstedıklerız hayallerımız var..Oysaki bizi dunya da var edip bize kurallar emirler ve yasaklar koyan Allah'ı unutarak yaşıyoruz...Demekki O'ndan baskasında huzuru bulamayız..Cunku Allah O'ndan baskasında huzuru bulamayacagımızı söyluyor Kuranda..Acaba kac kere acıp okuyoruz...Butun yaptıklarımızın sorguya cekılecegı bı gunu unutarak nasıl yaşar insan? Ölümlü oldugunu bıldıgı halde ölümsüz gibi nasıl yaşar insan?....Şu hayatta en çok sevdıgın nesneyı yada canlıyı dusun...Onu kım yarattı..Ve onu sevme sebebin olan guzellıklerı onda kim var etti..Allah hepsını yaratansa kim bilir O ne güzeldir. Bilmediğimiz o kadar çok var ki Bunları öğrenirken hem huzur bulacagız hem öğrendıklerımızı ınsanlara da anlatmak için can atacagız..ve bunlardan dolayı huzuru yaradan Allah bizim kalbımızı huzurla ''GERCEK HUZUR''la dolduracak.. Kuran-ı kerimde Rad Suresi 28.Ayette ''Kalpler ancak Allah'ı anmakla hzura kavuşur, mutmain olur'' buyuruyor Allah. Onu düşürerek ve onun Rıza gösterdiği güzel ahlaka bürünerek bir yaşantısı olursa insanın inanınki dünyaya yeniden geldim diyecektir..Daha önce neden Allaha uzaktım diye kendıne sorabılır ınsan.


    Enfal suresi 18.ayet - Ey inananlar, Allah'tan korkun ve kişi, yarın için ne (yapıp) gönderdiğine baksın. Allah'tan korkun; çünkü Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

    Enfal suresi 19.Ayet
    - Allah'ı unutup da Allah'ın da kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın onlar, yoldan çıkan kimselerdir.


    Benim size bir kardeş olarak tavsiyem Kuran-ı kerimin turkce meallerini okuyun bol bol. O size yol gösterecektir. Umarım Hakkınızda hayırlı olur

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle vakit ayırıp bu kadar yazdığınız için çok teşekkür ederim.
    İnançsız bir insan değilim ama korku dinine değil sevgi dinine inanmayı tercih ederim. Kuran'ı Kerim'i okudum, hatta uydurulan din ve Kuran'daki din diye bir kitap okumuş ve inanış tarzım konusunda yalnız olmadığımı da hissetmiştim. Ben kuru kuru kadere inanmam, ben sadece oturup ibadet ederek geçirilecek bir hayatın bizi huzura erdirip Allah'a/Tanrı'ya/Yaradana yaklaştıracağına inanmam. Ben adalete, vicdana ve hür irademle iyi bir insan olmaya inanırım toplum baskısıyla değil. Sevilen hiç bir şeyin yanlış olamayacağına inanırım. Soru işaretlerine gelince... O çok başka bir mevzu inanın. Tekrar teşekkür ederim güzel yorumunuz için.

    YanıtlaSil
  3. inançsız biri olduğunuz aklımın ucundan bile geçmedi. bilakis sorgulayan bir yanınız var. Arayan, merak eden.

    Bizim dinimiz sevgi dinidir zaten. Ama hangi sevginin daha hayırlı olduğu ve hangi sevginin sonununca bize ne gibi zararlar verileceği bildiriliyor. Unutmayalım ki her adımımızda bize bir kaç kapı sunulur, siz hangi kapı nereye götürür bilirsiniz. Ama birinden girmek kolaydır diğerinden zor...Tercihleriniz sizi biryerlere ulaştırır.

    Bu dünyada tadabileceğin en güzel anlardan daha fazlasını isteyebileceğin, aklına gelmeyen güzellikleri Yaratan bize, bu dunyadakı yasayısımız iyi olursa ebedi bir hayatla vaad ediyor.

    Sende zaten bunları istemiyormusun ? ama istemek için hak etmek gerekir, çaba gerekir. Demek istediğim şu kısa şey(Siz Allah 'ın gösterdiği, istediği şekilde yaşarsanız hem bu dünyada en mutlu ınsan olursunuz hemde ebedi yaşam yerinde.. Bunlar baskı altında olacak işler değil..Tamamiyle gönül işidir.

    Saygılarımla... Umarım güzel şeyler hakedersiniz. Ki eminim ki zaten hakettiğiniz yerde olacaksınız.

    YanıtlaSil
  4. Hepimizin gönlüne göre versin, inanmıyorum ki kimse öyle büyük bir gücü tam anlamıyla çözebilsin. Uzun süredir pek hazetmiyorum din konuşmaktan çünkü asla orta yol yoktur bu konuda:) İnanç kişiye has bir kavram ve herkes için kendi tarzı özel.
    İyi geceler diliyor ve benimle bu şekilde düşüncelerinizi paylaştığınız için tekrar teşekkür ediyorum. Yüreğinize sağlık.

    YanıtlaSil
  5. asıl ben teşekkür ederim dinlediğiniz için. Ayrıca bana birşeyler kattınız.

    YanıtlaSil